Ara transferde esas gümbürtü Doğu Konferansı’nda koptu. Bazı takımların yapısı tamamen değişti. (Örnek New York Knicks.)
1. Boston Celtics (42-15)
Boston Celtics; Kendrick Perkins ve Nate Robinson’u Oklahoma City Thunder’a, Marquis Daniels’ı Sacramento Kings’e, Semih Erden ve Luke Harangody’yi de Cleveland Cavaliers’a verdi. Nate Robinson’dan kurtulmayı bu şekilde başarmışlar ama Kendrick Perkins ve Marquis Daniels’ın gitmesi takım için çok kritik olmasa da bir kayıp olarak değerlendirilebilir. Temsilcimiz Semih Erden de bir son saniye kararıyla Cleveland Cavaliers’a gönderildi. Semih kendisiyle yapılan telefon ropörtajında; oldukça üzgün olduğunu, kariyerinin ilk zamanlarında takma olasılığı olan şampiyonluk yüzüğünü kaybettiğini söyledi. Haklı. Bu sene bir ihtimal şampiyonluk yüzüğünü takabilirdi. Her ne kadar takıma çok fazla katkısı olmasa da. (Tıpkı Mehmet Okur’un Detroit Pistons’la yaşadığı şampiyonluk gibi.) Bu arada Semih “play-off”larda oynama şansını da bu şekilde kaçırmış da oldu. Semih belki yüzükten oldu ama Cleveland Cavaliers’ta daha fazla forma şansı bulacağı kesin. Bundan sonra şampiyonluk yaşar mı? Ya da şampiyonluğa yaklaşır mı? Bence Cleveland Cavaliers ile çok zor bu ihtimaller. Sempatik dev Shaquille O’Neal de Semih’in bu transferine çok üzülmüş. Semih’e söylemiş bunu. Bu Shaq, Hido’yu da çok seviyordu beraber oynarlarken. Bu dev adam bizi seviyor bilmiyorum nedendir.
Boston Celtics vermiş olduğu bu oyunculara karşılık Oklahoma City Thunder’dan Jeff Green ve Nenad Krstic’i aldı. Çok ciddi bir fark ortaya koyabilecek oyuncular değiller bunlar. Takımın asları yapılmış olan bu transferlerden memnun değiller. Paul Pierce: “Umarım Doc Rivers ne yaptığını biliyordur. Ona güvenmeliyiz.” tarzı br yorum yapmış. Ben, Boston Celtics’te çok fazla bir şeyin değişeceğini sanmıyorum bu transferler sonrası. Gerçi transferler sonrasındaki ilk maçta (24.02.2011) Denver Nuggets’a deplasmanda yenildiler ki (89-75) Denver Nuggets, Carmelo Anthony ve Cahucey Billups gibi takımlarının hemen her şeyi olan iki asını kaybetmişti. (New York Knicks’e gitti her ikisi de.) İş kazası sanırım bu. Sonraki maçlarında Los Angeles Clippers’ı 99-92 yendiler.
2. Miami Heat (43-16)
Miami Heat de ara transferde herhangi bir transfer yapmayan takımlardan biri oldu. Zaten takımın yapısı yeni yeni oturuyor. Takımın kimyasını bozmaya gerek duymadı koç Erik Spoelstra. Bence mantıklı. Miami Heat’e Toronto Raptors’tan gelen Chris Bosh da takıma uyum sağlarsa zaten bu takımın transfere ihtiyacı olmaz. Fazlası olur. Ama Toronto Raptors’tan başka takıma gidenlerde nedense acayip bir formsuzluk ortaya çıkıyor. (bks. Hido) Chris Bosh o kadar formsuz ki herifçioğlu deplasmanda 93-89 kaybettikleri Chicago Bulls maçında 1/18 ile oynadı. Bu konuda “en kötü” istatistiklerine girdi. İnanılır gibi değil. Demek ki 4/18 ile falan oynasa maçı alacaklardı. Chris Bosh bu formsuzluğuyla devam ederse Miami Heat için şampiyonluk çok çok zor. Lebron James ve Dwane Wade de birer insan canım. Onlarla da bir yere kadar bu iş.
3. Chicago Bulls (40-17)
Chicago Bulls, Toronto Raptors’tan James Johnson’u aldı. Takıma çok fazla bir artısının olacağını düşünmediğim bir transfer bu. Hido ya da Chris Bosh gibi James Johnson da Toronto’dan ayrıldıktan sonra form düşüklüğü yaşarsa takıma faydadan çok zarar getirir. Chicago Bulls, ne yapacağı belli olmayan bir ekip. Çok sıkı elemanları var ama bir “takım” gibi oynayamıyorlar henüz.
4. Orlando Magic (37-22)
Orlando Magic de Jason Williams’ı Memphis Grizzlies’a kaptırdı. Peki takımda bir şey değişir mi? Bence hayır. Orlando Magic’in esas üç adet sorunu var: Gilbert Arenas, Hidayet Türkoğlu ve Jason Richardson. Bu üçlü adamakıllı performans göstermezlerse Orlando Magic en fazla Konferans yarı finali oynar. Bunlar zaten yeni transferler. Takıma alışmaya çalışıyorlar. Bunların yanına başkasını almak zaten mantıklı değildi.
Bu arada en kayda değer transferi yapan takım olan New York Knicks’ten de bahsetmezsek olmaz. “Carmelo Anthony nereye gidecek?” diye günlerce merak eden medya, bu sorunun cevabını öğrenmiş oldu. Carmelo Anthony, Denver Nuggets’tan New York Knicks’e gitti. Yanında da Chauncey Billups’ı da götürdü. “Bu şekilde New York Knicks iddialı hale geldi.” diyecektik ki takım gitti Cleveland Cavaliers’a yenildi (115-109 @25.02.2011). Oldukça ilginç bir skor. Gerçi bu dengesiz Cleveland Cavaliers geçen haftalarda da (16.02.2011) Los Angeles Lakers’ı da yenmişti. Sonuç olarak, New York Knicks bu sene çok bir şey yapamayabilir belki ama; Amar’e Stoudemire, Carmelo Anthony ve Chauncey Billups ile iyice zorlu bir bir takım haline geldi.